Hep hayalini kurduğum lokasyonlardan biriydi Yunanistan ama bir şekilde yolum düşmemiş düşememişti. Ne zaman ki çalıştığım şirketin bir projesi için orayı ziyaret edebilme şansı karşıma çıktı, o zaman dedim ki doğru zaman bu zamanmış!
Dünya dediğimiz yer içinde öyle coğrafyaları barındırıyor ki gittiğin zaman dönmek istemiyorsun. Hele ki benim gibi yoğun bir tempoda çalışıyorsan o zaman dönüş daha da zor oluyor. E tabi bu söylediklerim lafın gelişi! Evde beni bekleyen bir prens ve kraliçe var. Nasıl dönmem!
Çok uzun uzadıya anlatmak istemediğimden hemen konuya girip size bu güzel tatil noktasını aktarmaya çalışacağım. Bu sebeple yazımı 5 bölümden oluşturdum.
1- Symi Neresidir?
2- Nasıl Gittim / Nasıl Döndüm?
3- Nerede Kalınır / Nerede Gezilir?
4- Ne Yenir / Ne İçilir?
5- Ne alınır / Ne Getirlir?
1- Symi Neresidir?
Symi adası osmanlı zamanındaki adıyla Sömbeki adası coğrafi olarak 12 adalar grubunda yer alan, küçük yüzölçüme sahip ancak içinde önemli bir tarihi barındıran adalardan biridir. Bu küçüklüğünün bir göstergesi olarak ada içerisinde kış aylarında ortalama 3.000 kişilik bir nüfus yaşamaktadır. Turistler için önemli cazibe merkezlerinden biri olma özelliğini taşıyan adaya yıllık olarak toplamda 400.000’den fazla turist gelmektedir. Bir çok önemli kişinin konut sahibi olduğu bu ada basında yer alan ve Yunanistan’da olaylara yol açan ekonomik krizi neredeyse hiç yaşamamış.
Bir başka çarpıcı rakam ise ülkemizden gelen yat sayısında yaşanıyor. Türkiye’den yılda ortalama 80.000 yatın demir attığı bu ada yeni anlaşmalar sonrasında sanırım hızlı vize uygulamasıyla daha da yüksek sayıda Türk turisti ağırlayacak. Halkının ağırlıklı olarak balıkçılık ve ticaretle uğraştığı bu lokasyon, içinde barındırdığı tarihi doku yanında insanlardan izole olmuş ve sadece yatlar ile ulaşılabilecek özel sahilleriyle de tatil yapacakların ilgisini çekebilir düşüncesindeyim.
2- Nasıl Gittim / Nasıl Döndüm?
Aslına bakarsanız özel bir amaç ile Symi adasına gitmiş olmama rağmen daha önceden ayarlanması halinde benimle aynı şekilde gidilip dönülmesi mümkün görünüyor. Hatta birazdan yazacaklarımı gördükten sonra belki de gidiş dönüş rahatlığından direkt ikinci planı da uygulamak sizin için daha mümkün olabilir.
Dediğim gibi bizim gidiş sebebimiz farklı olduğundan lokasyonumuz aşağıdaki şekildeydi. Bu farklılıktan dolayı da Datça limanından Symi adasına özel bir yat ile geçtik.
Nasıl Gittim:
İstanbul Atatürk Havalimanı – Dalaman Havalimanı
Dalaman Havalimanı – Datça Yat Limanı
Datça Yat Limanı – Symi Adası
Nasıl Döndüm:
Symi Adası – Kos Adası
Kos Adası – Bodrum Yat Limanı
Bodrum Milas Havaalanı – İstanbul
Yukarıda belirttiğim gibi özel bir yat ile geçiş organize edildiğinden böyle bir hizmet normalde kalabalık gruplar dışında maalesef sunulmuyor. Bu hizmeti alabileceğimiz bir kuruluş var mı? diye soracak olursanız bilgilerini aşağıda paylaşıyorum.
Burada en önemli konu haliyle Yunanistan’a geçişte uygulanan vize ve geçiş şartları!
Eğer bir pasaportunuz ve geçerli bir schengen vizeniz var ise problem yok. Ancak eğer yoksa çıkarılması gerekiyor.
Yeni dönemde uygulamaya koyulacak bir hizmet ile artık seyahatinizden 3 gün önceye kadar yetkili bir seyahat acentası ile bağlantıya geçmeniz halinde tatiliniz için hızlı vize uygulaması yapılabilecek.
Sizin nasıl gidebileceğinize gelince;
Symi adasına ulaşım için normal şartlarda öncelikle Bodrum’a gelmeniz gerekiyor. Bodrumdan ise Symi adasına geçiş için geçtiğimiz 1 ay öncesine kadar tek alternafiniz Kos adasına ve oradan da Symi Adasına geçiş yaptığınız hızlı deniz otobüsü hizmetleriydi. Ancak bu gezi sırasında öğrendiğimiz yeni bir bilgiyle artık Symi adasına haftada iki kez direkt olarak ulaşmak mümkün!
Symi Adası – Datça arasında ekim ayı ortasından itibaren başlayan hızlı feribot seferleri başladı. 24€ karşılığında seyahat edebileceğiniz bu feribotlar ile kısa süre içerisinde Symi adasına ulaşabilirsiniz.
3- Nerede Kalınır? / Nerede Gezilir?
Symi gezimizde bizim kaldığımız tesis Iapetos Village oldu. Studio, Suite ve Villa tipi odalara ait tesis meydana yürüme mesafesinde olmasından dolayı tercih edilebilir. Bunun dışında çevrede küçükten büyüğe bir çok yer var ve çoğunluğu da küçük bir yer olmasından ötürü merkeze çok yakın. Oda fiyatları ise aslında Türkiye’de tatil yapmaktan daha yüksek fiyata çıkmıyor. Kaldığımız otelin fiyatlarını ve özelliklerini Iapetos Village web sitesinden öğrenebilirsiniz. Ada içerisinde bu konuda direkt temasa geçebileceğiniz seyahat acentaları da bulunuyor. Bizim konaklamamızda Symi adasının en eski acentalarından biri olan Kalodoukas Holidays & Yatching‘ten George Kalodoukas yardımcı oldu. Kendisi ile ilgili bilgilere yazımın sonunda ulaşabilirsiniz.
Symi adasına gittiğinizde öncelikle liman meydanında irili ufaklı bir çok cafe ve restaurant bulabilirsiniz. Bu mekanlar hem gündüz hem de akşam servis verdiğinden günün herhangi bir saatinde rahatça zaman geçirebilirsiniz. Bunu dışında Symi adasının merkezinden hareketle bir çok koya otobüsle ulaşım mümkün. Bu koylar genelde kalabalık olmayan noktalar olduğundan gününüzü dinlenerek geçirmek mümkün olabiliyor. Koylarda küçük tesisler de mevcut ve gün boyunca yemek ve diğer ihtiyaçlarınızı da karşılayabiliyorsunuz. Ayrıca hayatım boyunca görmediğim kadar güzel bir denize sahip olduklarını da söylemeden geçemeyeceğim. 57 km’lik dağ arazisine sahip olan adanın ziyaret ettiğimiz koyları genelde hep kum plajlara sahipti. Hatta öyle bir plajlar ki yat ile koya girer girmez denizin derin noktalarından bembeyaz bir örtü şeklinde sizi karşılıyor.
Bunların dışında adanın farklı noktalarında bir çok kilise bulunuyor. Bir çoğu adanın farklı noktalarında olduğundan hepsini gezmek pek mümkün olamıyor. Ancak bunlardan daha önemlisi Adanın en uç bölümünde bulunuyor. Panormitis Manastırı 300 yıllık geçmişi ve görünüşündeki ihtişam ile kendisine hayran bırakıyor. Otomobil ile yaklaşık 30 dakikalık bir yolculukla ulaşılan bu Manastır yılın her döneminde dünyanın farklı yerlerinden gelen hacılara açık bulunuyor. Burayı ziyaret eden hacı adayları manastırın içerisinde bulunan odalarda kalabiliyor ve ayinlere katılabiliyor. Özel bir izinle farklı noktalarını gezdiğimiz manastırı özellikle ziyaret etmenizi tavsiye ediyorum.
4- Ne Yenir / Ne İçilir?
Geldik işin en güzel kısıma! Symi adası eğer deniz ürünlerini seviyorsanız sizin için bir cennet demektir. Zengin deniz ürünleri mönüleri, kendilerine has lezzetleri ve bu lezzetlere eşlik eden içkiler beni benden aldı diyebilirim. Özellikle beni başta Instagram ve diğer platformlarda takip eden arkadaşlarım bu konuda çok tepkili olduklarından blogumda bu konuda doya doya içimi döküp öyle kurtulmak istiyorum. Symi adasında diğer yerlerden farklı olarak her mekanın kendine özgü spesiyal yemekleri oluyor. Özellikle bu yemekleri denemenizi öneriyorum.
Bizim Symi adasında kaldığımız süre içerisinde 2 farklı restoranın tadlarını deneyimleme şansımız oldu. Bunlardan ilki Symi adasına ulaştığımızda ziyaret ettiğimiz Panthelis restorandı. Panthelis liman içerisinde yer alan, ortalama 100 kişi kapasiteli, bizim ege sahillerinde görebileceğimiz gibi taş yapıya sahip bir restorandı. Özellikle deniz ürünleri konusunda kompetan olan restoran öyle lezzetleri bizimle tanıştırdı ki artık gecenin sonunda kendimizden geçmiş şekilde -Enough – Enough diyorduk. Genelde tüm mekanların çeşitleri ve porsiyonları fazlasıyla doyurucu oluyor.
Hal böyle olunca daha ana yemek gelmeden doymuş oluyorsunuz. Hele ilk gece
birbirinden güzel ve doyurucu mezeliklerle doymuşken gelen tabağı görmenizi isterdim. Yazımın başında bahsettiğim üzere özel bir proje için Symi adasını ziyaret ettiğimizden bizi misafir eden sevgili Symi Belediye başkanı Eleftherios Papakaloudukas küçük bir jest yaparak böyle bir yemeği istemiş. Fotoğrafta göreceğiniz yemek sanırım 4 kişilik bir masayı kaplayacak büyüklükteydi. Altı tamamıyla spagetti ile dolu olan tabağın üstünde ise İstakoz, yengeç, karides, midye ve daha bir çok deniz ürünü bulunuyordu. Biz de normal insanlar olarak böyle bir yemeği görünce fotoğrafını çekmeden duramadık. (Japon gibi olduk resmen)
İkinci günün akşamında ise bu kez Symi’nin adı en çok duyulan mekanlarından biri olan Manos‘a konuk olduk. Mekan sahibi olan Manos bugüne kadar Türkiye’nin ve dünya’nın bir çok önemli ismini mekanında konuk etmiş. İsimlerini şimdi saymayayım ancak biz duyduğumuzda baya şaşırdık. Manos bu yüzden çat pat Türkçe cümlelerle karşılıyor, güleryüzü ile gecenin başından bizi kendine hayran bırakıyordu.
Bir gece önce Panthelis’te her ne kadar deniz ürünlerine doymuş olsak bile bu kez farklı lezzetleri tadacağımız söylendi. Özellikle Manos’ta Ahtapot bir başkaymış. Çünkü özellikle akşamları kalabalık olan bu mekan servise hazırlanırken bir yandan da akşam servis edilecek Ahtapotlar hazırlanmaya başlıyor. Izgara’nın üstüne fotoğraftaki gibi koyulan ahtapotlar servis edileceği zamana kadar dinlendiriliyor ve tütsüleniyor. Böyle olunca da masaya geldiğinde tadı bir başka güzel oluyor.
Symi adasını ziyaretinizde özellikle tatmanızı tavsiye edeceğim lezzetleri sıralamak gerekirse;
Symi Karidesi – Symi adasına özgü bu karides çeşidi alıştığımız karideslerin neredeyse 5’te biri boyutunda yani küçücük. Karidesler temizlendikten sonra yüksek ısıdaki yağa sokulup çıkarılarak hazırlanıyor ve tüm olarak yeniyor. Zaten o kadar küçük ki ayıklamak mümkün olmuyor (Favorimlerimden)
Kalamar Izgara – Alıştığımız halka kalamardan farklı olarak tüm vücudunda gerekli yerler temizlendikten sonra ızgara yapılarak servis ediliyor.
Midye Saganaki – Görünüm olarak çorba gibi duran midye saganaki, adından da belli olacağı gibi midye içlerinin farklı baharatlar, krema ve beyaz şarap ile karıştırılmasından meydana geliyor. Görünüşü ilk başta “-midye de böyle olmaz ki” dedirtse bile tattıktan sonra yeniden konuşabiliriz.
Ahtapot Izgara – Ahtapot Symi adasında ızgara olarak yapılıyor. Ege’nin suyundan ve denizin bereketinden sanırım tüm mekanlarda bolca bulunabiliyor.
Musakka – Bizim musakka’dan biraz daha farklı olan bu musakka ilk bakışta insana Lazanya izlenimi veriyor. Tadına baktığınızda ise aslında hiç öyle olmadığını anlıyorsunuz.
Bunların dışında tabii ki şimdi aklıma gelmeyen bir çok küçük lezzetlerde var. Mesela Deniz minaresi, istiridye, istakoz, midye, bizimkinden biraz daha katı kıvamlı olan Cacıki ve daha niceleri tadılması gereken lezzetler!
İçkilere gelince şöyle kısa bir açıklama yapayım. Symi adası her ne kadar Yunan kültüründen gelen Uzo çeşitlerinin bolca bulunduğu noktalardan olsa da Yeni Rakı ve diğer rakı çeşitlerini bulabileceğiniz bir lokasyon. Bu sebeple rakı balık yapalım dediniz mi illa uzo içmek zorunda değilsiniz. Mesela biz de böyle yaptık. Türkiye’den farklı olarak Yunanistan’da çok fazla marka tarafından üretilen farklı Uzo çeşidi bulunuyor. Tabii ki bunların dışında da seçenekler mevcut. Mesela yerel içkilerden Çipuro size ikram edilirse aman derim dikkatli için. Susuz içilen bir içki olan Çipuro daha yüksek bir alkol oranına sahip olduğundan gecenin sonunda sizi tam bir pilot yapabilir. Bunun dışında aldığım bilgilere göre adada en çok tüketilen içkiler şarap, uzo ve rakı olmasına karşın Symi halkı bizim rakımıza da yüksek oranda istek gösteriyor ve tüketiyormuş.
5- Ne alınır / Ne Getirlir?
Symi adasında hediyelik yada hatıra amaçlı bir çok şeyin mevcut olduğunu söyleyebilirim. Özellikle belirtmek istiyorum ki, Symi adası geçmişten günümüze özellikle ekmek çeşitleri ile çok ünlüymüş. Hatta osmanlı padişahları bu adayı ziyaret ettiklerinde en çok aldıkları şeylerden biri de ekmek çeşitleriymiş. Bunun dışında ada içerisinde üretilen farklı şarap çeşitleri, dünyaca ünlü olan kekik balları, sualtı zenginliklerinden gelen sünger çeşitleri ve zeytinyağı alınabilecek şeyler arasında düşünülebilir.
Aslında anlatılacak daha çok fazla şey var ancak hepsini burada size anlatmaktansa sizin gidip kendi maceranızı yaşamanız çok daha güzel olabilir. Ada ve mekanlar hakkında tüm bilgiler aşağıda sizlerle paylaşıyorum. Eğer gitmeyi düşürseniz yardımcı olacağını düşünüyorum. Anlattıklarım ve fotoğraflarım dışında Symi adası hakkında aşağıdaki videodan Symi’nin fotoğraflar ile anlatımını izleyebilir yada Symi içerisinde 360 derecelik panoramik bir tur atmak için bu siteyi ziyaret edebilirsiniz. E daha ne yapayım efendim!
Kalın sağlıcakla!